...
Batı medeniyeti kendini Prometeus olarak gören aydınların eseridir, dersek büyük bir yanlış yapmış olmayız sanıyorum. Batılı, ilericiliği hep çatışmada görmüş, kendisine çatacak bir Zeus aramıştır hep. O saldırmalı, yıkmalı ve cezasını da beraberinde taşımalıdır. Tanrı düşmanlığı dayanağını kendi tanrılığından ve kendi eliyle kurduğu tanrılaştırmalardan alır. Batı felsefesi prometeuscu bir tabiattadır. Bilimi de 'ateş hırsızlığı' olarak anlar.
Batı medeniyeti kendini Prometeus olarak gören aydınların eseridir, dersek büyük bir yanlış yapmış olmayız sanıyorum. Batılı, ilericiliği hep çatışmada görmüş, kendisine çatacak bir Zeus aramıştır hep. O saldırmalı, yıkmalı ve cezasını da beraberinde taşımalıdır. Tanrı düşmanlığı dayanağını kendi tanrılığından ve kendi eliyle kurduğu tanrılaştırmalardan alır. Batı felsefesi prometeuscu bir tabiattadır. Bilimi de 'ateş hırsızlığı' olarak anlar.
İslâmî anlayış içinde insanlara faydalı olmak düşüncesinin nasıl şekillendiğini anlamak için ise İdris Peygamber örneğine bakmamız gerekir. İlk olarak kalemle yazı yazan ve elbise diken İdris Peygamber'dir. İdris Aleyhisselâm'a göklerin esrarı açılmıştı. Nihayet Cenab-ı Hak, onu diri iken göğe kaldırdı. Kısas-ı Enbiya'da yer alan bu çok kısa açıklama içinde bile İslâm dairesi içerisinde insanla, insanüstünün daha ileri bir hayata varırken çatışmaya değil ihsan'a dayalı bir münasebetler zinciri kurmuş olduğunu görebiliriz.
İnsanın zenginleşmesini ateşi çalmakta gören bakış açısı ile aynı zenginliği kalem ile yazı yazmaya atfeden bakış açısını birbiriyle uzlaşır saymak mümkün değil. Bir peygambere göklerin esrarının açılması şaşılacak bir husus değil. Ama Prometeus'un akıl sahibi oluşu onun gök'le temel çatışmasının da başlangıcıdır. Birine ihsan edilen şuur ve akıl, ötekinde çatışmanın merkezi oluyor.
...
...
İsmet Özel, Üç Mesele, Şûle Yayınları