11.3.20

Eski Konya Evleri

      Konya'da eski kerpiç şehir evleri dışardan görünümleri itibariyle iki gruba ayrılırdı:
      1) Atalardan gelen bir modelle yapılan, tek katlı, iki katlı ve tahtaboşlu evler ve bu evlerin iç düzeninde yer alan ayrıntılar.
      2) Tanzimattan sonra değişikliğe uğrayan Osmanlı yapı mimarisiyle yapılan ev ve konaklar.
      Tek katlı, iki katlı ve tahtaboşlu evler, Selçuklu Konyası'nın evleridir. Asırlarca aynı modelle yapılmış, üslubunu korumuştur. İkinci gruptaki Osmanlı tarzı evler, Osmanlı yapı mimarisi esintileri ile Konya'da Tanzimat sonrası yapılan evlerdir.

                                    ***

      Semtimizde bir çocuk vardı. Bu çocuk her gün akşama doğru sığırların dağılma zamanı, çeşmenin taşına çıkarak kendi camızlarının gelmesini beklerdi. Uzaktan onu gören camızları, doğru çeşmeye gider, boynunu eğerek çocuğu iki boynuzu arasına oturtarak evlerine götürürdü. Camız kendi sahibinin çocuğundan başka kimseyi bindirmezdi. Bu olaya günlerce şahit olduğum halde bir fotoğrafını çekerek kalıcı hale getirmediğime halâ çok üzülürüm.

                                      ***

      1870 yıllarında Konyalı bir şahıs Şeyhülislam'a müracaat ederek bir fetva istiyor. Sorulan ve fetvası istenilen olay şöyleymiş: Bir kimse sokak aşırı bir eve sonradan bir havale çıkartır. Bu havale veya çıkarmadan bakan bir kimse sokak aşırı bir kimsenin harem odasını görebilir. Sonradan yapılan bu havalenin iptali için Şeyhülislam'dan bir fetva isteniyor. Şeyhülislam Mir Ahmet Muhtar, müracaatı haklı bulduğundan bu havalenin iptali için "Olur" fetvasını veriyor... Olay belki Şeyhülislam'dan fetva istenecek kadar büyük değilse de havaleyi yapan ev sahibi hatırlı ve nüfuzlu bir kimse olduğundan daha önce yapılan ricalara kulak asmıyor, havaleyi de iptal ettirmiyormuş. Eski evlerde yapılan ilave havale ve çıkarmaların, tahtaboşların sokak aşırı bile olsa karşıdaki evlerin bilhassa harem odalarını görmesine imkan verilmiyor, bu hatanın düzeltilmesi için icabında Şeyhülislam'dan bile fetva alıp hatalı bir durum varsa düzeltiliyormuş. Bu evlerin yapılışındaki incelikten birisi de pencerelerin yerleştirilmesidir. Bu pencereler de çevrelerindeki evlerin içini görmeyecek bir tarzda inşaa ediliyormuş.

                                   ***

      Müslümanlar, sokak kapılarını Hristiyan evlerinin sokak kapılarından ayırmak için herhangi bir boya sürmezler, tahtaları ilk şekilleriyle korumaya çalışırlardı. Tahtalar kararmaya yakın, tabii normal tahta rengini alıncaya kadar sabunlu veya küllü suyla iyice ovarak temizlenirdi. Bu temizlik esnasında tahta fırçası kullanılırdı.
      1940'lı yıllara kadar muhitim olan Tahtatepen semtinde bulunan 250-300 ev içinde sokak kapısı yağlı boya veya başka boya ile boyalı bir tek kapı olduğunu hatırlamıyorum. Kapıları yağlı boya veya çeşitli boyalarla boyanmış evler ekserisi Gazialemşah ve Alaaddin Tepesi'nin kuzeyinde bulunan mahalleleriydi. Dışarıdan gelen yabancı bir şahıs hangi evlerin Müslüman evleri hangilerinin Hristiyan evleri olduğunu kapılarından anlardı. Müslüman evlerinin kapılarını boyamak veya boya sürmek o ev sahibine yapılan en büyük hakaretti. Bu nedenle de ev sakinleri sokak kapılarının temizliğine, üzerlerinde bir küçük leke dahi bulunmamasına çok dikkat ederlerdi.

                                ***

      Bebeğin doğumu kesinlikle evde belediye ebesi veya mahalle/semtin bu işte tecrübeli kadınları tarafından yapılırdı. Ebe lüzum görürse, hasta doğum evine götürülür, lüzum görmezse doğumu, herkesin kendi evinde yapardı. Doğum evine, bakacak kimsesi olmayanlarla, yabancıları yatırırlardı.
      ...
      Çocuk, sürünme devrini geçirip de yürüyecek bir zamana erişince, kolay yürümesi için çocuğu bir kimse kucağına alıp iki koltukları arasında tutarak kıbleye karşı döner ve üç defa; "saldım selâya, yürüsün kıbleye" der, çocuğu yavaşça salıverirdi. Yürütme işi Cuma günü salâ ile ezan arasında yapılırdı.

Eski Konya Evleri, Arif Nüshet Turgut