Duyulmuyor günlerin nasıl geçtiği,
Bu temmuz, ağustos ayları böyledir.
Dakikalar öyle süratle geçer ki
Daha sabah zannedersiniz, öğledir.
Erkenden çağırır ya deniz ya bahçe,
Her yerde tükenmez kahkaha, eğlence,
Daha uzak, uzak sanırsınız gece,
Bir de bakarsınız gün batmış, ay bedir.
Sonra bir yel eser enginden, şimalden,
Bütün neşeleri toplayıp götüren.
Ey şimal rüzgârı, hasret yüklü tiren,
Bari o günlerin kokusunu getir.